Erich Fromm’un Modern İnsanı ve “Sahip Olmak ya da Olmak”

Zeynep Kocaahmet
3 min readMay 28, 2021

--

Erich Fromm 1900–1980 yılları arasında yaşamış Alman kökenli psikanalist, sosyolog ve filozoftur.

Bir dönem Frankfurt Okulu’nda Max Horkheimer gibi isimlerle birlikte çalışmış, eserlerinde birey ve toplum ilişkisini incelemiştir. Örneğin İnsandaki Yıkıcılığın Kökenleri adlı kalın eserinde, yıkıcılık olgusuna geniş bir perspektiften yaklaşırken hem geçmiş/günümüz toplumlarından örneklere başvurur hem de Hitler gibi karakterleri analize gider. Dinleme Sanatı adlı eserinde çeşitli psikolojik vakaları hem kişilik özellikleri hem de sosyal bağlamı ile açıklar.

Özellikle sanayi sonrası toplum ve çağdaş insanın kişilik yapısını analiz ederken Fromm’un ruhbilim ve toplumbilimi harmanladığını görüyoruz. Düşüncelerini temellendirirken psikoloji, sosyoloji, ekonomi, tarih, antropoloji gibi çeşitli bilimlerden faydalanıyor. Bu sebeple bir olayı tek bir boyutuyla açıklamaktan uzaklaşmış oluyor. Çünkü sosyolojik, psikolojik, biyolojik ve ekonomik çeşitli etkenlerin nasıl bir araya gelip söz konusu durumu meydana getirdiğini bütüncül bir bakış açısıyla görebiliyorsunuz.

Fromm’un aynı adı taşıyan eserinde “sahip olmak veya olmak” şeklinde ortaya koyduğu meşhur bir tanımlaması var. Tanım iki varoluş biçimini ifade etmekte ve iki durumda da kişilerin, şeylere yaklaşımı ve hayata dair takındığı tavır değişmektedir.

Bunlar Olma Sanatı adlı eserin, Rainer Funk tarafından yazılan önsözünde şu şekilde açıklanıyor: “Sahip olma yönelimindeki kişi; kendini, yaşantısını, hayatının anlamını ve yaşam tarzını; sahip olduklarına, sahip olabildiklerine ve daha fazla sahip olabileceklerine göre belirler. (…) Bizim gözümüzde önemli olan tek şey itibar, belli bir imaj, sağlık, güzellik veya gençlik sahibi olmamızdır ve eğer artık bu mümkün değilse, en azından ‘deneyim’ veya ‘anı’ sahibi olmayı istiyoruz.”

Buna karşılık insanın sevme kapasitesi, akıl yürütme kapasitesi ve üretim faaliyetlerinde bulunma kapasitesi gibi ruhsal güçleri vardır ve “olmaya yönelim, her zaman kişinin yaşam amacının kendi ruhsal güçlerini geliştirmeye yönelik olması anlamına gelir.”

Bunlar “ancak hayata geçirildiği ölçüde gelişip artan ruhsal güçlerdir; bu güçler sahip olma nesneleri gibi tüketilemez, satın alınamaz ve sahiplenilemez; sadece pratiğe dökülebilir, hayata geçirilebilir, gerçekleştirilebilir. (Kullanıldığında harcanan, tükenen) sahip olma nesnelerinin aksine sevgi, akıl yürütme ve üretim faaliyetleri, paylaşılıp eyleme döküldüğünde gelişip artar.”

Onun modern insan analizi Kapitalist üretim biçiminin ortaya çıkışıyla ilintilidir. Buna bağlı olarak gelişen tüketici kimlik, analizlerinde değindiği konulardan birini oluşturmaktadır. Zira Fromm’un hem asistanı hem de Olma Sanatı adlı kitabının editörü olan Rainer Funk, Olma Sanatı’na yazdığı önsözde şunları söyler:

“Her şeye sahip, müreffeh bir toplumun tipik özelliği olan kitlece ‘sahip olmaya’ yönelme fenomeninin kökleri, modern endüstri toplumunun ekonomik, siyasi ve sosyal gerçeklerinde, özellikle emeğin örgütlenmesinde ve üretim biçimlerinde aranmalıydı.

Her ne kadar sahip olmaya yönelmemizin kökleri, günümüz endüstri kültürünün yapısal gerçeklerinde yer alsa da bu gerçekleri aşmak için insanın kendi ruhsal, zihinsel ve fiziksel güçlerini yeniden keşfetmesi ve hür iradesinin imkanlarını bulması gerekmektedir.”

Bu kapsamlı analizden sonra Fromm günümüz insanının özelliklerine çeşitli eserlerinde değinir. Bunu yaparken bireyi toplumdan soyutlayarak ele almaz. Amacı toplumda olumlu bir dönüşümün tam olarak sağlanabilmesi için insanların ve kurumların payını işaret etmektir.

Özgürlükten Kaçış adlı çalışmasında, günümüzde kendi benliğini ortaya koymakla ayrıştığı sanılan modern insandan aslında “benliği zayıflatılmış, kişilik bütününün tüm diğer parçaları bir kenara bırakılarak, zeka ve irade gücünden oluşan bir benlik, bütünün küçük bir parçasına indirgenmiştir” şeklinde bahseder.

Yaptığı tespit ve çalışmalar, modern çağın dinamikleri ve modern insanının kişiliğini keşfe yöneliktir. Pek çok eski öğretide de değinilen “kendini bilmek” gayesini hatırlatan bu eserlerde, okurlar kendilerini ve yaşadığı toplumu daha iyi anlamalarına yardımcı anekdotlar bulabilir.

Son olarak buraya faydalı bulduğum bir başka içerik bırakıyorum.

Erich Fromm: “Klişe seçeneklerden kaçabildiğimiz ölçüde özgürüz” — YouTube

Sevgiler,

Zeynep Kocaahmet

--

--